Ana Sayfa Gündem Daha çok ziyaret, daha çok alışveriş derken…

Daha çok ziyaret, daha çok alışveriş derken…

Sinan ASILYAZICI

Daha çok ziyaret.

Daha çok alışveriş.

Daha çok zaman geçirmek.

Çok. Çok. Çok.

Bunların çoğalmasına ihtiyaç çok.

En azından korunması çok önemli!

Yoksa:

Azalan ziyaretçi sayısı.

Azalan alışveriş.

Azalan zaman.

Az. Az. Az.

Azaldıkça iş azalıyor!

Bunların azalmaması çok önemli!

Çoğalması, artması, azalmaması, korunması ve kaybedilmemesi derken, işimiz giderek zorlaşıyor.

Gerçekten zor!

İşimizi rakiplerimizden daha iyi yapmamız gerekiyor.

Bunun için daha iyi çalışanlarımız olmalı.

Yok mu?

Var da yok da.

Var; ama yetmeyebiliyor.

Var; ancak kaybedebiliyoruz.

Var; belki memnun edemiyoruz.

Var; yeterince yararlanamıyoruz.

Varlık içinde yokluk mu çekiyoruz? Yok, ama bulamazsak çekiyoruz.

Yöneticilerimizden başlayarak tüm çalışanlarımızı memnun etmeli ve etmeye çalışmalıyız.

Çalışmıyor muyuz?

Çoğunlukla evet, ancak daha çok çalışmalıyız.

Çünkü işin ucunda kârlılık var.

İşin ucunda işletmeyi ayakta tutmak var.

Sonunda müşteri memnuniyeti veya müşteriyi kaybetmek var!

Kaybetmenin kayıpları çok ağır çünkü!

Daha güçlü olmalıyız. Bunun için daha çok satış yapmalıyız. Bazen bu da yetmeyebiliyor. Kârlılık azaldı denildiğini duyar gibiyim. Kârlılığı arttırmalıyız o halde. Yazması kolay ancak gerçekleştirilmesi hiç o kadar da kolay değil.

Farklılıklar devreye giriyor çoğu zaman. Yaptığımız bir yenilik bir anda bizi hem gündeme hem de rakiplerimizin ilerisine taşıyor. Ta ki rakiplerimiz benzer atakları veya farklı hamleleri yapana dek.

Haydi, klasik bir girişe dönüş yapalım. Çalışan memnuniyetini sağlayamazsak, müşteri memnuniyetini ya sağlayamayız ya da zor sağlarız!

Doğallıkla bunu sağlamak için, yöneticiden başlayarak diğer çalışanları da kapsayarak devam etmelidir.

Önce turnover, eğer yüksekse (ki bazı yerlerde öyle) düşürmeye çalışmalıyız.

Bunun sağlanması öncelikle yöneticilerin daha uzman kadro ile çalışmasını sağlayarak kendi yapmaları gereken iş ve görevlere daha fazla odaklanmalarını sağlayacaktır.

Eğer içerden yönetici yetiştiremiyorsak, dışarıdan sağlayabiliyoruz. Ancak yönetici harici çalışanları ya istediğimiz kadar bulamıyoruz ya da işi beğendiremiyoruz!

Veya istihdam ediyor ama sonrasında çabuk kaybediyoruz. İş ağır gelebiliyor, beklentiler karşılanmayabiliyor, ücret skalası ve diğer etkenler derken turnover yükseliyor!

Oysa giderek artan bu rekabet ortamında, tamamen satışa ve müşteriye odaklanarak mücadele etmek gerekirken, yaşanan çalışan sorunu, cephede de gerisinde de işletmeyi zorluyor! Elbette ki eğitiyoruz, eğitimli çalışan alıyoruz ve işbaşında eğitiyoruz da.

Onun için derim; çalışırken eğitir, eğitirken çalıştırırız diye.

O halde iş sadece bununla bitmiyor. Yöneticinin yaklaşımı, deneyimi ve yönetimi önemli!

Satışları arttırmak için her şeyi yönetime ve/veya çalışanlara ihale edebilir miyiz?

Bir yere kadar doğallıkla evet.

Bir yerden sonra doğallıkla hayır.

Daha farklı uygulamalarında devreye girmesi gerekiyor ve birçok noktada öylede oluyor.

Bu kadar rekabet ve lokasyon yakınlığı farklı dinamiklerinde devrede olmasını gerektiriyor.

Olmadı, işin hem lokasyon olarak alternatifi var hem de diğer alternatifleri derseniz, bir tık ötede derim.

Daha çok tıklanma.

Daha etkin site.

Daha hızlı teslimat, diye başlamak gerekirdi o zaman.

Hangi kulvarda olursak olalım, daha çok satışa ihtiyacımız var.

Bunu sağlamak içinde elimizden gelenin en iyisini yapmaya da…

Daha çok örnek vermektense, bir söz ile bitirmek istiyorum yazımı.

“Şayet biz müşteri tarafından harekete geçirilmiyorsak, otomobillerimiz de öyle olacaktır.” (Ford Otomobil şirketinden bir yöneticinin sözleri)

CEVAP VER

Lütfen yorumunuzu giriniz!
Lütfen isminizi buraya giriniz