Ana Sayfa İNDEKS MGC Legal Vasiyetnamenin iptali davası

Vasiyetnamenin iptali davası

MGC Legal Avukatlarından Alper Keskin, “Vasiyetnamenin iptali davası” konusunu kaleme aldı.

Vasiyetname, bir kimsenin ölüme bağlı tasarruf yoluyla, kendisinin ölümünden sonra yapılmasını istediği ve yerine getirilmesi gereken bir hukuki işlemdir. Bazı durumlarda vasiyetnamenin varlığına rağmen iptal edilebilmesi sayesinde bu vasiyetin yerine getirilmemesi söz konusu olabilir.

İptal sebepleriyle sakatlanmış olan vasiyetnamenin, iptal davası sonucunda alınan kararla hükümleri ortadan kalkar. Bu dava, yenilik doğuran bir davadır. Çünkü, iptal davası, davacı lehine yeni hukuki bir durum yaratır.

1. İptal Sebepleri

Türk Medeni Kanunumuzda ehliyetsizlik, irade sakatlığı (yanılma, aldatma, korkutma), tasarrufun içeriği, bağlandığı koşullar ve yüklemelerin hukuka ve ahlaka aykırılığı ve şekil eksikliği iptal sebebi olarak düzenlenmiştir.

A. Ehliyetsizlik

Türk Medeni Kanununun 502. maddesinde “ Vasiyet yapabilmek için ayırt etme gücüne sahip ve on beş yaşını doldurmuş olmak gerekir “ denilmektedir. Ayırt etme gücü olmayan vasiyet edenin fiil ehliyeti de olamayacağı için yapacağı hukuki işlemler sonuç doğurmayacaktır. Dolayısıyla, yaş küçüklüğü, sarhoşluk, akıl hastalığı gibi nedenlerden dolayı ayırt etme gücü bulunmayan kişinin yapmış olduğu vasiyetnameler geçersiz olacaktır. Buna karşılık, 15 yaşını doldurmuş ayırt etme gücüne sahip küçükler vasiyetname yapabilecekleri gibi, ayırt etme gücüne sahip kısıtlıların da, kendilerine yasal danışman atandığı takdirde vasiyetname yapmaları mümkündür.

Hastalık veya yaşlılık durumunda kişinin vasiyetname yapıp yapmayacağı konusu uygulamada sıkça karşımıza çıkmaktadır. Bu durumda yaşlı veya hasta olan vasiyet edenin vasiyetname hazırlanması sırasında ayırt etme gücüne sahip olduğunu gösteren bir sağlık raporu varsa, vasiyetname yapabilir. Bu sağlık raporunun da vasiyetnameyi düzenleyen notere sunulması zorunludur.

Burada vasiyet edenin vasiyetname yaptığı anda ayırt etme gücüne sahip olup olmadığı önemlidir. Eğer vasiyet eden vasiyetname düzenlendiği sırada ayırt etme gücüne sahip iken, sonradan ayırt etme gücünü kaybetmişse, vasiyetname geçersiz olmaz. Yani önemli olan vasiyet edenin vasiyetnamenin düzenlendiği sırada ayırt etme gücüne sahip olmasıdır.

B. İrade Sakatlığı

TMK md. 504’e göre, vasiyet edenin yanılma, aldatma, korkutma veya zorlama etkisi altında yaptığı vasiyetname geçersizdir.

TMK md. 504/2’de, “ Vasiyetnamede kişinin veya şeyin belirtilmesinde açık yanılma halinde vasiyet edenin gerçek arzusu kesin olarak tespit edilebilirse, vasiyetname bu arzuya göre düzeltilir “ denilmektedir. Örneğin, vasiyet eden vasiyetnamesinde “ Yeğenim Ali’yi mirasçı atıyorum demiş “ fakat vasiyet edenin Ali adında bir yeğeni yoktur, “ Ahmet “ adında tek bir yeğeni varsa, Vasiyet edenin “ Ali “ ile Ahmet’i kast etmiş kabul edilerek vasiyetname geçerli sayılacaktır. Buna karşılık vasiyet edenin iki tane Ali adında yeğeni varsa ve vasiyet edenin bunlardan hangisini kastetmiş olduğu kesinlikle tespit edilemez ise, vasiyetname geçersiz olur. Vasiyet edenin aldatılması söz konusu ise, bu olgunun kanıtlanması gerekir. Vasiyet eden yanıldığını veya aldatıldığını öğrendiği günden başlayarak bir yıl içinde vasiyetnameden dönebilir. Dönme sonucu vasiyetname geçersiz hale gelir. Ancak vasiyet eden bir yıl içinde dönmezse, vasiyetname geçerli hale gelecektir. Vasiyet eden sakat irade beyanıyla yaptığı vasiyetnameden bir yıl içinde dönmezse, ölümünden sonra mirasçılarının da vasiyetnamenin iptali davası açma hakkı bulunmaz.

Korkutma veya zorlama da vasiyetnamenin iptali sebebi olarak düzenlenmiştir. Vasiyetname vasiyet edeni korkutma veya zorlama şeklinde yapıldıysa, bu durum iptal sebebi olarak kabul edilir. Vasiyet eden korkutma veya zorlamanın etkisinden kurtulduğu günden başlayarak bir yıl içinde vasiyetnameden dönmediği takdirde geçerli sayılır. Başka bir deyişle, vasiyetnamenin vasiyet edenin ölümünden sonra ilgililer tarafından iptali talep edilemez.

C. Hukuka ve Ahlaka Aykırılık

Genel hukuk hükümlerinden olan hukuka ve ahlaka aykırılık burada da geçerli olup, vasiyetnamenin hukuka ve ahlaka aykırı olduğu durumlarda da geçerli olacaktır. Böyle bir vasiyetnamenin varlığı halinde de vasiyetname geçersiz kabul edilir.
Vasiyetname ile miras bırakma mirasçının belli bir yükümlülüğü yerine getirme şeklinde olabilir. Vasiyetnamede öngörülen böyle bir şartın hukuka ve ahlaka aykırı olması durumunda vasiyetnamenin bu kısmı iptal edilebilir. Örneğin, bir kimseye, başka bir kişiye bedensel zarar vermesi koşuluyla mal vasiyet edilmesi durumunda bu şart geçersiz olacak ve vasiyetnamenin bu kısmı iptal edilecektir. Aynı şekilde, vasiyet eden ilişkinin devam etmesi için metresine mal vasiyet etmesi durumunda da vasiyetnamenin bu kısmı ahlaka aykırılıktan geçersiz olacaktır.

D. Şekil Eksikliği

Şekil eksikliği vasiyetnamenin iptali sebebidir. Vasiyetname kanuni şekillere uyulmadan yapıldıysa, vasiyetnamenin iptali davası açılabilir.

Okuma yazma bilenler hakkında vasiyetnamenin şekli TMK md. 533 ve md. 534’te düzenlenmiştir. Buna göre, vasiyetname hazırlanıp imza ve tarih konulduktan sonra vasiyet eden vasiyetnameyi okuduğunu, bunun son arzularını içerdiğini resmi memurun huzurunda iki tanığa beyan eder. Tanıklar, bu beyanın kendi önlerinde yapıldığını ve vasiyet edeni tasarrufa ehil gördüklerini vasiyetnameye yazarak veya yazdırarak altını imzalarlar. Bu şekle aykırı olan vasiyetnamenin iptali istenebilir.

Okuma yazma bilmeyenlerin vasiyetname düzenlemesi TMK md. 535’e göre yapılacaktır. Burada resmi memur ve tanıkların vasiyetnamenin yapılmasına daha yakından katılmaları söz konusudur. Resmi memur, hazırlamış olduğu vasiyetname metnini, iki tanık önünde vasiyet edene okur. Bunun vasiyet edene resmi memur tarafından okunması şarttır. Bir geçerlilik şartı olan vasiyetnamenin resmi memur tarafından iki tanık önünde okunmasından sonra, okunan vasiyetnamenin iradesine uygun bulunduğunu vasiyet eden, iki tanık önünde resmi memura beyan eder. Tanıkların, ilk olarak, vasiyet edenin vasiyet ehliyetine sahip olduğunu belirtmeleri, ikinci olarak, vasiyetnamenin kendilerinin önünde resmi memur tarafından vasiyet edene okunması, üçüncü olarak da, vasiyetnamenin son arzularına uygun bulunduğunu vasiyet edenin kendilerinin önünde, resmi memura beyan etmiş olmaları gerekir. Bunlardan herhangi birinin bulunmaması iptal sebebidir.

2. Davanın Tarafları ve Süresi

TMK md. 558/1’e göre, iptal davası, vasiyetnamenin iptal edilmesinde menfaati bulunan mirasçı veya vasiyet alacaklısı tarafından açılabilir. Bu dava, vasiyet eden tarafından son arzularını yerine getirmekle görevlendirilmiş kişi veya vasiyeti yerine getirme görevlisi tarafından açılamaz. Ayrıca vasiyet edenin alacaklıları ve borçluları da vasiyetnamenin iptali davasını açamaz. Davalı ise vasiyetten yararlanan kişilerdir.

Vasiyetnamenin iptali davasını açma hakkı davacının, iptal sebebini, kendisinin hak sahibi olduğunu öğrendiği tarihten başlayarak bir yıl geçmekle düşer. Bu bir yıllık hak düşürücü süre vasiyetname usulüne göre açılıp ilgililerine okunmadan işlemeye başlamaz. Vasiyetnamenin iptali davası açma hakkı, herhalde, vasiyetname açılma tarihi üzerinden iyi niyetli davalılara karşı on yıl, kötü niyetli davalılara karşı yirmi yıl geçmekle düşer. Mesela, bir kimse vasiyet edenin ehliyetsiz olduğunu bildiği veya bilmesi gerektiği her halde kötü niyetli sayılır.

Yargıtay 3. Hukuk Dairesinin 2016/647 E., 2016/1999 K. ve 17.02.2016 tarihli kararında “ Vasiyet edenin ölümünden sonra ele geçen vasiyetnamenin geçerli olup olmadığına bakılmaksızın hemen sulh hakimine sunulması zorunludur ve teslimden itibaren bir ay içinde açılır ve ilgililere okunur. Bu şekilde vasiyetnamenin usulünce açılıp okunması kararının kesinleşmesinden sonra vasiyetnamenin iptali için bir yıllık hak düşürücü süre işlemeye başlar. Vasiyetnamenin iptali davasında öncelikle davaya konu vasiyetnamenin açılıp açılmadığının araştırılması gerekir ve vasiyetnamenin açılmasına dair kesinleşme şerhli kararın da dosyaya konulması gerekir “ denilmiştir.

3. Görevli ve Yetkili Mahkeme

Vasiyetnamenin iptali için mirasçı ya da vasiyet alacaklıları Asliye Hukuk Mahkemesine giderek dava açabilirler. Mirasa konu olan mallar nerede olursa olsun, vasiyet edenin yerleşim yerindeki mahkemeye başvurulur. En son ikametgah yeri mahkemeleri kesin yetkilidir. Dava maktu harca tabidir.

CEVAP VER

Lütfen yorumunuzu giriniz!
Lütfen isminizi buraya giriniz