ABD Başkanı Donald Trump, Çin’e uygulanan gümrük tarifesini derhal geçerli olmak üzere yüzde 125’e çıkardığını açıkladı. Diğer ülkelerle yürütülen müzakereler nedeniyle 90 günlük bir vergi indirimi dönemine girilirken, Çin ve Avrupa’dan sert misilleme sinyalleri geldi.
Küresel ticaret dengeleri bir kez daha sarsılıyor. ABD Başkanı Donald Trump, Çin’in küresel piyasalardaki “saygısız” davranışlarını gerekçe göstererek, Çin menşeli ürünlere uygulanan gümrük vergisini yüzde 125’e yükseltti. Trump, diğer yandan, 75’ten fazla ülkeyle sürdürülen ticaret müzakereleri kapsamında bu ülkelere uygulanan vergilerin 90 gün süreyle yüzde 10’a düşürüldüğünü duyurdu.
Trump, sosyal medyadan yaptığı açıklamada, “Çin’in dünya piyasalarına gösterdiği saygı eksikliği nedeniyle bu artışı hemen yürürlüğe koyuyorum. Umarım yakın zamanda, ABD ve diğer ülkeleri sömürme döneminin sona erdiğini fark ederler” ifadelerini kullandı.
Çin ve AB’den misilleme gecikmedi
Trump’ın bu açıklamasının ardından Çin yönetimi, ABD menşeli ürünlere uygulanan ithalat vergisini yüzde 84’e çıkardığını ilan etti. Çin’in bu kararı, ABD ile olan ticaret geriliminde yeni bir cephe daha açmış oldu.
Benzer şekilde Avrupa Birliği de 20 milyar Euro’yu aşan bir misilleme paketiyle karşılık verdi. AB üyesi 27 ülkenin onayladığı yeni vergi listesinde soya fasulyesinden portakal suyuna kadar birçok Amerikan ürünü bulunuyor. Amerikan viskisi ise geçici olarak listeden çıkarıldı. Avrupa Komisyonu, vergilerin 15 Nisan itibariyle yürürlüğe gireceğini açıkladı.
Perakende sektörüne olası yansımalar
Yeni vergi artışları, perakende sektörünü doğrudan etkileyebilecek önemli sonuçlar doğurabilir. Özellikle Çin’den ithal edilen elektronik, tekstil, ev eşyaları gibi ürünlerde yaşanacak fiyat artışı, ABD’li perakendecilerin maliyetlerini yukarı çekerken, tüketiciye yansıyan fiyatlar üzerinden talepte daralmaya neden olabilir.
Avrupa ve Çin’in misilleme kararları ise Amerikan menşeli markaların dış pazarlarda rekabet gücünü azaltabilir. Bu durum, küresel markalar için tedarik zincirlerinde yeniden yapılanma ihtiyacını doğurabilir. Uzmanlara göre, sürdürülebilir tedarik ve fiyat istikrarı açısından alternatif üretim ve ihracat noktalarına yönelim hız kazanabilir.
Özellikle ABD merkezli perakende devleri, kısa vadede kârlılık baskısı altında kalabilirken; Avrupa ve Asya merkezli zincirler bu fırsatı değerlendirmek isteyebilir. Küresel ölçekte markalar, ticaret savaşının etkilerini azaltmak için lokal üretim ve esnek lojistik stratejilerine yönelebilir.
