Ana Sayfa Gündem Marka iletişiminin evrimleşmesi

Marka iletişiminin evrimleşmesi

Pınar SALMAN

Bugün sizlere yıllardır sorguladığım bir konu hakkındaki görüşlerimi biraz nükteli bir bakış açısı kullanarak aktarmak istiyorum. Amacım yaşadığımız bu dönemde perakende sektörü içerisinde benim uzmanlık alanım olan görsellik konusunu biraz farklı bir şekilde ele almak. Öncelikle kendi hemcinslerime ufak bir uyarı! Ben de aşağıda söz ettiğim müşteri figürüne yakın bir profilde olduğumdan biraz da kendimi tiye almak niyetim, onun için lütfen siz, zarif okuyucular beni mazur görün bu seferlik…

Kafamın içerisinde dolaşan tilkiler şunu sorguluyor: Nasıl oluyor da lüks moda markaları, içinde bulunduğumuz ekonomik şartlar altında “insani tutkuları” artan bir ivme ile marka değerine dönüştürebiliyor? Yani kısacası kendimizi “Marka Bağımlısı” hale isteyerek nasıl getiriyoruz?

Elbette bu konuda başat ekonomilerin, küresel kültür ve globalleşen dünya yardımıyla her tip kitlesel iletişim aracını kullanarak, dünya genelinde öncelikle “Trend” yaratma gücü geliyor.

Sonrasında bence özellikle lüks markalar bir şekilde müşterileriyle bir “Nişanlılık” ilişkisi istiyorlar, böylece günümüz insanının duygusal ilişki ihtiyacını marka ile karşılayıp, mantıklı bir bakış açısıyla ana işletme hedeflerine koşup, ölçülebilir başarılar yakalıyorlar. Aslında dönem dönem moda olan “Mantık Evliliği” bizimkisi misali…

Günümüz çalışan ve ekonomik özgürlüğü ile kendini gerçekleştirmek isteyen insanına “Mantıklı” bir “Kendi Değerini Ortaya Koyma” objesi sunarak, kişinin “Dışsal” gelişimine destek veriyorlar ve böylece bir “Tamamlanma” hissi yaratıyorlar.

Yani “Nişanlılıkta” anahtar “Tamamlanma” hissi…

Günümüz kitle iletişim araçları ile firmalar önce geleneksel medya kanallarını kullanırlar, sonrasında kendi varlıklarını sosyal medyada da kanıtlarlar ve kullanıcının geliştirdiği içeriği de (yorumlar ve paylaşımlarla) kendi geleneksel iletişim kampanyaları bünyesine alırlar ve kendileri çevirim dışıyken bile müşterilerinin paylaşımlarıyla etkinlik duyuruları (reklamları) müşterileri ve küresel aktörlerce 7/24 devam eder. Böylelikle “Nişanlımızla” her an iletişim halinde kalırız.

Markanın ana mesajı özgün, güvenilir ve sahicidir, böylelikle lüks tasarımlı ürün neden biricik ve emsalsiz olduğunu en iyi şekilde alıcısına iletir ki; bu da biz o ürüne sahip olduğumuzda kendimizi daha “Değerli” daha “Biricik” daha “Emsalsiz” olarak hissedelim diyedir. Yani tüm güçlü duygular dijital medya kanalıyla istenen müşteri hedefine ulaşmış ve onları daha ürüne sahip olmadan pompaladığı duygularla “Mutlu!” etmiştir.

İster kadın ister erkek hayatta var olma amacımız tüm kutsal kitaplara göre, “Mutlu Olmak” değil midir, zaten? O zaman “Mutluluğun materyalize olmuş hali… Bu nişanlılık sanrısıdır dersek doğru olur mu?” Tek fark onunla evde yalnız kaldığınızda şöyle sarılıp yatamamak olabilir mi? İşte bu duygusal açlığı çok iyi bilen marka yöneticileri bu konuya da her gün bir yenisini geliştirdikleri “Kurumsal Sosyal Sorumluluk” projeleri ile çözüm bulma çabasındalar.

Güzelliğin sadece “Dışsal” değil “İçsel” olduğu farkındalığının gelişimi ile markalar “Well – being = iyi olma”’ durumunu tüm paydaşlarıyla ürün sahiplerine daha iyi bir hayat vaat ederek, insan, çevre, hayvan yaşamına katkıda bulunarak gösterme çabasına girmişlerdir.

Yani “Estetik” güzellik “Ahlak güzelliği olmadan pek işe yaramaz demek yerine, lüks ürünümüze para veriyorsunuz ve onunla “Biricik” hale geliyorsunuz ama biz de sizlerin katkılarıyla “Topluma!” ahlaki anlamda katkıda bulunuyoruz, diyorlar. Böylece “Nişanlımızın hem yakışıklı/güzel hem ahlaklı olduğunu bilmek, bizi daha bir tamamlanmış hissettiriyor.” Mu?

Biz “Görsel Mağaza Tasarımcı”ları da işte tam bu anda, markanın bize anlattığı “Nişanlılık hayallerini” en iyi şekilde görsel olarak ifade etmek üzere devreye giriyoruz ve tüm içten duygularımızla içinde kendinizi “Nişanlınızla” nasıl görmek istiyorsanız, tüm detaylarıyla vitrinde ve mağazanın içinde size o ortamı tasarlıyoruz.

Size nükteli bir dille aktarmak istediğim mesaja gelirsek, eğer bir marka yöneticisi iseniz, lütfen “Nişanlınızı” dikkate alın ve “Marka” olarak ona ne demek istediğinizi bilin. Sadece sizin bilmeniz yetmez, bunu mağaza satış danışmanınızdan, mağaza müdürünüze, çağrı merkezi çalışanınıza, görsel tasarımcılarınıza, hatta “Kurumsal Sosyal Sorumluluk” projelerindeki paydaşlarınıza da söyleyin ki, “Nişanlılık” süreciniz “Mutlu bir evlilikle” sonuçlansın.

Yani bence marka iletişimin evrimleşmesi = Mutlu bir evlilikle sonuçlanan “Nişanlılık’’ süreci… Böylelikle “insani tutkular”, artan bir ivme ile marka değerine dönüştürebiliyor… Benim yorumum budur.

CEVAP VER

Lütfen yorumunuzu giriniz!
Lütfen isminizi buraya giriniz