BMD, TASD ve DIŞYÖNDER başkanları, açıklanan Orta Vadeli Program (OVP) ile ilgili değerlendirmelerde bulundu. Perakende ve üretim sektörlerinde sorunların çözümünü bekleyen BMD, fedakarlığın şart olduğunu belirten TASD ve ihracatçılara umut vermediğini ifade eden DIŞYÖNDER, OVP’nin farklı sektörler üzerindeki etkilerine dikkat çekti.
Orta Vadeli Program (OVP) 2025-2027 dönemi hedeflerini içeren açıklamalar, farklı sektörlerden çeşitli tepkiler aldı. BMD Başkanı Sinan Öncel, yeni programın perakende ve katma değerli üretime daha fazla öncelik vermesi gerektiğini vurgularken, TASD Başkanı Berke İçten büyüme hedeflerinden tamamen vazgeçilmemesini olumlu karşıladıklarını ancak sektör için ek destekler gerektiğini dile getirdi. DIŞYÖNDER Başkanı Dr. Hakan Çınar ise OVP’nin ihracatçılar için umut vermediğini ve döviz kuru beklentilerinin revize edilmesiyle ihracatın zorluklarla karşı karşıya kalacağını belirtti.
Birleşmiş Markalar Derneği (BMD) Başkanı Sinan Öncel: Beklentimiz perakende ve üretimin de sorunlarını öncelikleyen bir OVP
Ülkemizin belirlenen hedeflere ulaşabilmesi için yeni OVP’nin tüm sektörlerin beklentilerini asgari düzeyde de olsa karşılaması gerekiyor. Markalı ve katma değerli üretimin ana eksenini oluşturan perakende sektörümüz sıkıntılı bir dönemden geçiyor.
3 yıllık bir dönemi kapsayan yeni OVP’de finansal istikrar, enflasyonla mücadele, sürdürülebilir büyüme ve yapısal reformlar gibi başlıklar öne çıktı.
Ancak içinden geçtiğimiz zor dönemde katma değerli üretimin ve perakendenin sorunlarını öncelikleyen bir yaklaşım bizim açımızdan büyük önem taşıyor. OVP’nin uygulama sürecinde bu yönde de adım atılmasını bekliyoruz.
Öte yandan fiyat istikrarının sağlanması, OVP uygulamalarının sonuçlarının hızlı bir şekilde sokağa yansıması programın başarı şansını daha da artıracaktır. Son birkaç yıldır içinden çıkmadığımız sorunların sona ermesine katkı sunacaktır.
Türkiye Ayakkabı Sanayicileri Derneği (TASD) Başkanı Berke İçten: Yeni OVP için tüm kesimlerin fedakarlık yapması gerekiyor
Türk ayakkabı sektörü olarak uluslararası rekabette zorlandığımız bir dönemden geçiyoruz. Üretimde, istihdamda ve ihracatta kayıplar yaşıyoruz. Ancak yine de ülkemizin ekonomik menfaatleri gereği üzerimize düşeni yapmaya devam ediyoruz.
Ülkemizde ekonomik şartların dengelenmesi için alınan önlemlerin bugüne kadar yanında olduk, olmaya devam ediyoruz. Bugün açıklanan yeni Orta Vadeli Programın hedeflerini tutturabilmesi için bütün kesimlerin fedakarlık yapması gerekiyor. Büyüme oranlarında düşüş yapılsa da büyümeden nispeten çok vazgeçilmemesini olumlu değerlendiriyoruz.
Fiyat avantajımızı kaybederek Avrupa ile başa baş noktaya geldiğimiz bu dönemde döviz kurunda iyileştirme olmaması sektörü zorlayacaktır. Bu dönemde sektörün ayakta kalabilmesi için yan sanayi ve hammadde ithalatında uygulanan önlemlerde ayakkabı sektörünün istisna edilmesi maliyetler açısından can suyu olacaktır.
Dış Ticarete Yönverenler Derneği (DIŞYÖNDER) Başkanı Dr. Hakan Çınar: OVP ihracatçılara umut vermedi
2025-2027 OVP’sinde hedefler yenilenirken, kur hedeflerinin de belirlenmesi dikkat çeken noktalardan biri oldu. Ortalama dolar kurunun 2024’te 33,2 TL olması öngörülürken, 2025 ortalaması 42, 2026 ortalaması 44,4, 2027 ortalaması ise 46,9 olarak açıklandı. Bu rakamlar önceki OVP’de 2024 için 36,8, 2025 için 43,9, 2026 yılı için de 47,8 olarak açıklanmıştı. Diğer bir deyişle kur öngörüleri de revize edilmiş oldu.
Cumhurbaşkanı Yardımcısı Cevdet Yılmaz’ın sunumunda belirtmiş olduğu üzere 2024 yılı büyüme beklentisi yüzde 4’ten 3,5’a çekilmesi, enflasyon beklentisinin ise yüzde 33’ten yüzde 41,5’e çıkarılması kur politikaları ile örtüşür daha gerçekçi bir tabloyu ortaya koymuş oldu. Yine kur politikalarını yakından ilgilendiren cari açık hedefinin ise yüzde 3,1’den yüzde 1,7’e düşürülmesini özellikle ithalata ilişkin koruma politikalarının artarak devam edeceğini işaret ediyor.
Orta vadeli programın önemli amaçlarından birisi olan cari açığın kapatılması hedefinde 2025 yılı için hedef yüzde 2,6’dan yüzde 2’ye düşürüldü. Sonraki yıl yüzde 1,6 düşürülen cari açık 2027 yılı için de yüzde 1,3 olarak belirlendi.
Hedefleri incelediğimizde daha realist rakamların yer aldığını görebiliyoruz. Ancak enflasyonun tek haneye düşürülmesi, yatırım, istihdam, üretim ve ihracatın artırılması hedeflerine ulaşılmaya çalışılırken Türk Lirası’nın değerini sürdürmesi ve dövizde önemli bir artış beklenilmemesinin ihracatçılar açısından hedeflenen maliyet seviyelerine ulaşmanın halen zor olacağı düşüncemi paylaşmadan edemeyeceğim. Zira ithalata ilişkin koruma önlemlerinden ziyade üretimi destekleyen teşvik ve tedbirlerin de daha fazla üzerinde durulması ve desteklenmesi gerektiği kanaatindeyim. Enflasyonun düşebilmesi için büyüme hedefinin aşağı çekilmesini bir iktisadi sonuç olarak değerlendirirken, özellikle ihracata yönelik üretimde en az 2025 sonuna kadar zor dönemin devam edeceğini düşünüyorum.”