Neşe MERDİNLER
Dünya, önemli ölçüde büyük teknolojik gelişim ve değişimlerin içinden geçe dursun, bu değişimler içinde son yılların en önemli tartışması şüphesiz “yapay zeka” kavramı ve bu kavramı elle tutulur gözle görülür biçimde gözümüze sokan akıllı robot “Sophia”. Kendisine Suudi Arabistan tarafından vatandaşlık bile verildi. Cem Yılmaz’ın eski gösterilerinden birinde sıkça güldüğümüz “sevgi içimizde” söylemi, güncel teknolojiye uyarlanırsa “Sophia içimizde” artık.
Sophia, Hong Kong merkezli Hanson Robotics şirketi tarafından geliştirilmiş olan ve yapay zekaya sahip bir sosyal robot. Sahip olduğu özel yazılım sayesinde insanlarla sosyal iletişime geçebiliyor, göz teması kurup onları tanıyabiliyor ve seslerini tanıyıp onlarla konuşabiliyor. Dünyanın ünlü medya kuruluşları ve basın mensuplarının kendisi ile yaptıkları röportajlara internet üzerinden ulaşırsanız, mimiklerinden verdiği cevaplara, hatta sorulan sorular karşısında adeta karşısındakileri zaman zaman hayrete düşürecek düzeyde iddialı bir iletişim kurma tarzına kadar değişik bir robot profiline sahip olduğunu görebilirsiniz.
Dünyada bugüne kadar farklı ülkeler tarafından birçok farklı sektöre hizmet edebilecek robotlar geliştirildi, ancak sanırım ilk defa bu kadar medyatik bir robotumuz oldu. Peki onu bu kadar medyatik yapan şey nedir? Son zamanlarda hepimizin gündemini oldukça meşgul eden “yapay zeka” nın, özel bir yazılım üretimiyle bir robota uyarlanması ve bu robotun “sosyal robot” olarak lansmanı ve belki de insanlığın birçok parametre açısından hayat tarzını etkileyecek bir teknolojinin artık hepimizin kapısında olması sinyallerini almış olduk da ondan..
Birçoğumuz yapay zekayı şimdiye kadar çok uzun vadeli bir proje olarak gördük ve işimizde gücümüzde biz etkilerini görene kadar yıllar geçeceğini varsaydık. Oysa yapay zekaya yıllarını vermiş dünyaca ünlü Bilim adamı Profesör Toby Walsh, yapay zekanın 2050 yılına kadar insan hayatını kökten değiştirecek güce sahip olduğunu ifade ettiğinde aslında bu projenin öyle çok da uzak ışıklarda olmadığının sinyallerini vermiş oldu. Yapay zekanın ne tip etkileri olacağı ile ilgili beklentilerini sıraladığında ise, en çok ilgimi çeken kısım “robotların işleri devralacağı ve insanların patronu olacağı” yönündeki beyanı oldu. Bu durum, dünya üzerinde “iş modeli” diye tanımladığımız ne varsa müthiş bir değişime uğrayacak olmasını da beraberinde getiriyor elbette.
Peki perakende ve AVM yatırımları açısından bakacak olursak, yapay zekanın gelişimi ile birlikte bizi neler bekliyor? Sorular çok, belki sizin aklınıza gelenler bunlardan çok daha fazla olur:
• Perakende markalarının genel merkezlerinde üretim, satın alma, lojistik, Ar-Ge, iş geliştirme, pazarlama, operasyon ve insan kaynakları fonksiyonlarında çalışan gerçek insan kaynağına ne olacak?
• Mağazalarda çalışan personelimizin, iş kanunu ve asgari ücretler düşünüldüğünde, mağaza P&L’i içinde yer alan maliyet kalemini robotlar mı hafifletecek?
• Müşteri memnuniyeti sağlayamayan mağaza operasyonlarında, Sophia gibi insanları gözünden ve sesinden tanıyan sistemler, ciro maksimizasyonu ve karlılık sağlayabilecek mi? Peki bu durumda genel merkezlerden mağaza operasyonlarına kadar tüm insan kaynağının ne kadarı yapay zeka robotlar ile yer değiştirecek?
• Yapay zekaya yatırım yapmak isteyen perakendeci, bu yatırımın geri dönüşünü nasıl ve neye göre hesap edip karar verecek?
• Ürün geliştirme nasıl olacak? Ürün tasarımı insan yaratıcılığından çıkıp, “daha yaratıcı” olacağı söylenen yapay zekanın ellerine mi teslim edilecek?
• Pazarlama zaten günümüz dünyasında her gün kabuk değiştirmek zorunda kalırken, marka bilinirliğini sağlayacak stratejik pazarlama plan ve bütçelemeleri Sophia lara mı kalacak?
• Marka büyümesinin en önemli kalemi olan mağaza açma stratejik planlaması, lokasyon seçimi, ciro tahminlemesi ve P&L çalışmalarını kim yürütecek? Yapay zeka yürütecekse, bir pastanenin unlu mamuller ve pasta dışında öğle ve akşam yemeği vermesinin ciro katkısı gerekliliği yüzünden olduğunu bilecek mi? Kira ve kira kontratı pazarlığı yapabilecek mi? Bir AVM yatırımcısının karşısında nasıl pazarlık yapacağını bilecek mi? Marka dinamiklerini ve mağaza açma kriterlerini tanımlayabilecek mi?
• Operasyon yönetimini mükemmeliyetçi bir yaklaşımla yapan ve insan iletişimini en üst noktaya taşıyan markalaşma modellerinde, yazılımının çapı kadar iletişim gücüne sahip olan yapay zeka, insan ilişkilerinde bir yaşlı hanımefendinin sırtını sıvazlayıp mağazada çay ikram eden mağaza personelinin yerini tutabilecek mi?
• Ekonomik ömrü dünya konjonktüründe 60 yıl olan ve yatırım fizibilitelerindeki amortismanları buna göre hesaplanan AVM’’lerin ne kadarı 2050’lere kadar ekonomik ömrünü tamamlamış ve yapay zekayla yarışmak zorunda kalmadan başka fonksiyonlara dönüşmüş olacak?
• Ekonomik ömrünün dolmasına bu yıllar itibariyle daha zaman olan ve işletmede olan AVM’lerde, temizlik, güvenlik gibi ortak alan giderlerinde yüksek maliyeti olan kalemler, yapay zeka ile ortak alan gideri bambaşka bir hale mi gelecek?
• AVM müdürleri yapay zeka kadrosu mu oluşturacak, ya da yapay zeka, AVM müdürleri ile insani kaynaşmayı programlı zekalarının tamamen haricinde mi tutacak?
Daha böyle yüzlerce soru oluşturabiliriz. Bunlar sadece bu yazıyı yazarken bir fırtına şeklinde aklımda dönenler.
Öyle ya da böyle, e-ticaretin ortaya çıkması ile dünyada ve Türkiye’de mağaza formatları, operasyon, lojistik ve pazarlama fonksiyonlarında önemli değişiklikler yaşayan perakende sektörü, yapay zeka ile daha majör değişimlerin içinden geçecek gibi görünüyor. Üstelik çok uzak gelecekleri konuşmuyoruz. Bu sebeple perakendenin etrafında dönen her şeyi yeniden yeni bir bakış açısı ile planlamak durumunda kalabiliriz. İnsan faktörünün yüzleşeceği yeni durumları, bireysel ekonomilerindeki değişimleri, mesleki farklılaşmaları ve tüketim alışkanlıklarını bambaşka biçimlerde karşılıyor ve analiz ediyor olacağız.
Ne demiştik..“Sophia içimizde..”